BEKLEME BENİ FADİK
ŞİİRLER
Ahmet OCAK
Kasım 2004
Dizgi,düzenleme: Ahmet OCAK
Kapak Düzeni: Fitnat Estekin / Viyana
Baskı: Yakamoz Yayınevi
HEY İNSANLAR !
İNSANLAR İNSANLARI YERKEN,
BİR İNSAN OLARAK,
İNSANLIK ADINA NELER YAPTINIZ ?
Ahmet OCAK
Allah’ım bir hayal ver, doya doya kurayım.
Gerçekte olamadım, düşte mutlu olayım...
Ahmet OCAK
Muhasebeci Aranıyor..
Hayat işletmemin muhasebesini yapacak, işletme-nin zarar etmesinin nedenlerini araştırıp kar eder duruma getirecek, hayatımın amortismanını (yıpranma payını) en aza indirecek, hayat işletmemin başlangıcındaki öz sermayem ile şu andaki durumu kıyaslayıp kar-zarar bilançosu yapacak muhasebe elemanı aranıyor.
Ücret dolgundur.
Yatacak yer verilir.
İflas GmbH (AŞ) Müdürü Ahmet OCAK
Canım benim,
Hayat sermayem bitti, bitecek.
Ne olursun biraz umut gönder. Ödemeli olsun
AZAPLARDAYIM
Ben seni sevdim seveli,
Gönlümü verdim vereli,
Azaplardayım inan..
Azaplardayım bir tanem,
Azaplardayım.
Gel de kurtar beni.
İçimde hasretin var,
Kor alev gibi yanar.
Gel de kurtar beni.
Yangınlardayım bir tanem,
Yangınlardayım.
Gel de kurtar beni.
Yorgundur yaşlı bedenim.
Vurgundur her gün yediğim.
Gel de kurtar beni.
Vurgunlardayım bir tanem,
Vurgunlardayım.
Gel de kurtar beni.
Kayıp İlanı:
Bir kara sevda uğruna gençliğimi yitirdim.
Hükümsüzdür.. Ahmet OCAK
BEKLEME BENİ FADİK
Biliyorum ki Fadik gözlerin hep yollarda.
Yüreğin kıpır kıpır atar kapı çalanda.
Kavuştur Rabbim! diye ellerin hep havada.
Unut be beni Fadik, söküp at yüreğinden!
Kinle doldu yüreğim, aşka, sevdaya yer yok.
Buralarda sevgiden, insanlıktan eser yok.
Uymak zorunda kaldım, uymayana hayat yok.
Unut be beni Fadik, söküp at yüreğinden!
Dost bildiğim insanlar sattılar bir Feniğe.
Kahpelerin elinde döndüm bir meteliğe.
Puştlarınmış saltanat, yer verilmez mertliğe.
Unut be beni Fadik, söküp at yüreğinden!
Sen namus abidesi, sen kadınların hası.
Burda her şeye sahip bir kaldırım yosması.
Ben de değiştim artık, oldum ayak paspası.
Unut be beni Fadik, söküp at yüreğinden!
Senin saf bedenine dokunamam, kirlenir.
Bizim mayamız burda her gün şerle beslenir.
Burda şeref, haysiyet ayaklarda ezilir.
Unut be beni Fadik, söküp at yüreğinden!
Farzet ki vurulmuşum bir dağın yamacında.
Farzet ki müebbetim mahpushane damında.
Farzet ki bir hayalim Dede’nin masalında.
Unut be beni Fadik, söküp at yüreğinden!
Kısacası ey Fadik, sana layık değilim.
İçimdeki tertemiz sevgini silmeliyim.
Ben bu batakhanede çürüyüp gitmeliyim.
Unut be beni Fadik, söküp at yüreğinden!
BİR ACAİP DÜNYA
Halay çeker, tepinir beynimde ahtapotlar.
Zemheride sam yeli, ağustosta kar yağar.
Kardelenler de küstü delmez artık karları.
Bülbül gülü terk etti dolaşıyor dağları..
Üstad’ın Sakaryası kan ve irin akıyor.
Kenarında yosmalar kirli donlar yıkıyor..
Atesitler küsrüde din dersleri veriyor.
İlahıyatçı prof porno filmler izliyor.
Aklıma mukayyet ol sen ey yüce Allah’ım.
Parça parça gidiyor elden güzel vatanım.
Şahlanan şanlı ordu kışlasında yatıyor.
Yavruvatan Rumlara hediye ediliyor.
Yüzde doksan dokuzu Müslüman der kitapta.
Dansöz oynatmamızla ün yapmışız dünyada..
Tüm dünya kafa takmış bacımın tülbendine.
Dışladılar toplumdan kapattılar evine.
Modernleşme yolunda Avrupayı solladık.
Altı aylık bebekle kızı gelin yolladık.
Memelerden süt diye spermalar damlıyor.
Namus bahçelerinde namuslar kirleniyor..
Böyle olmaz ki derdin hey gidi Orhan Veli.
Şimdi çoğu kadının görünür mahrem yeri..
Çılgın papaz Rasputin camide vaaz eder.
Ara sıra üst katta kadınlara göz eder..
Mecnun barlara düşmüş yeni aşklar yaşıyor.
Leyla özel odada müşteriler bekliyor.
Törpüledik töreyi uyarladık batıya.
Ne haber moruk! diyor evlat ana babaya..
AB ye girmek için kesilmesin hızımız.
Üçüncü pice gebe onaltılık kızımız.
Ana ve bacı hariç gerisini sırayla.
İlk fırsatta atarız loş ışıklı odaya.
Yeni kanun çıkartıp otellere bildirdik.
Aşna fişnecilere sorulmaz artık kimlik.
Ecdadın mezarından iniltiler geliyor.
Kulağımı atının nal sesleri deliyor.
Mezarlıklarda bile fuhuş yapılır fuhuş.
Parasızlara mekan, sapıklara bir buluş.
BURALAR CEHENNEM
Sevgi dolu yüreğimde
Zakkum çiçekleri bitti.
Seviyorum diyen dostlar.
Yüreğimi delip gitti.
Ah Almanya, ah Almanya,
Benliğimi kemirdin ya.
Ah Almanya, ah Almanya,
Kimliğimi erittin ya..
Dön Ayşe dön!
Dön Fatma dön!
Dön köyüne!!
Buralar cehennem.
Gelme Ferhat!
Gelme Serhat!
Kal köyünde!
Buralar cehennem...
Buralar cehennem.
Ateşsiz, odunsuız.
Avrupa dediğin,
Duygusuz, ruhsuz.
İSTEMEM EKSİK OLSUN
Yokluk dolu cüzdanım.
Öfke akar damarım.
Gurbet kokar her yanım.
Sevda benim neyime?
Paramparça bir yürek,
Sırtımda palan gömlek,
Çıkınımda yok ekmek,
Sevda benim neyime?
Yurdum peşkeş çekilir.
Batıya yem edilir.
Dağlarda kan dökülür.
Sevda benim neyime.
Fadimem çulda yatar.
Çöplerde lokma arar.
Genç kızlar kendin satar,
Sevda benim neyime?
BU DEVİRDE AŞK !
Geçen sene otoyolda,
Sarışın bir afet buldum.
Hemen çektim park yerine,
Sırılsıklam aşık oldum....
Sırılsıklam aşık olmak,
Yaşamakmış inan dostum.
Ondan sonra hemen her gün
Sırılsıklam aşık oldum!
Terk eyledim işi, gücü,
Aşk sarhoşu gibi oldum.
Rastladığım her yosmaya,
Sırılsıklam aşık oldum!
Ya sokakta ya da barda,
Ne yosmalar var burada.
Gece, gündüz, kışta, yazda,
Sırılsıklam aşık oldum!
Bu devirde kolaymış be.
Ne Mecnun ne Kerem oldum.
Cüzdanımın sayesinde,
İnan her gün aşık oldum.
SEVGİ NEDİR?
Kimi para dedi pis pis sırıttı.
Kimi yatak dedi fıs fıs kırıttı.
Kimi o ne? dedi durdu fıttırdı.
Sevgi nedir dedim bilen olmadı.
Manav eyva dedi kasapsa ciğer.
Bağcının cevabı tabi ki hıyar.
Kuyumcu dedi ki yirmidört ayar.
Sevgi nedir dedim bilen olmadı.
Ah aman ofşş! dedi Şaziye.
Sarıl bana yavrum! dedi Fikriye
Yalnız elli Dolar! dedi Nazmiye
Sevgi nedir dedim bilen olmadı.
Temel’e sorunca dedi Fadime.
Yiyeceğum oni geçse elime.
Tolanayum onun ince beline!
Sevgi nedir dedim bilen olmadı.
Patrona sorunca dedi sekreter,
Yatakta kediden daha da beter,
İnan dostum iki holdinge bedel!
Sevgi nedir dedim bilen olmadı.
Berber makas dedi kasapsa masat.
Köylüye sorunca dedi ki hasat.
Çapkına sorunca dedi ki vuslat.
Sevgi nedir dedim bilen olmadı.
DE ANAM
Uy anam oy!
Isırgan tarlası gibi yüreğim.
Yanar, kavrulur.
De be anam,
Bu kahpe dünyada,
Bir gün divan kurulur.
Hesap sorulur kahpelerden..
De anam, de!
Yalan da olsa de!
Ben de bilirim,
Kahpe dünyanın,
Kahpelerin olduğunu.
İşimiz zor anam.
Tadı mı olur,
Göz yaşıyla yoğrulan hamurun?
Kan kusar yüreğim.
Bitmişim, memleket bitmiş.
Dostluklar bitmiş..
Aşklar, kuytu köşelerde,
Bir kağıt parçasına satılmakta..
Vatansızım.
Hem burda hem orda.
Bir tebessüme hasret,
Toprağa, insana hasret,
İnancımı hala yitirmedim.
Aha şuramda durur.
Sol yanımda..
Amma velakin,
Küskünüm Yaradan’a..
Sabrı çok geniş..
Çok, çoooook..
Hırsızın, arsızın,
Namussuzun, kansızın,
Sözü her yerde emir..
Dişleri boynumuzda,
Kemir ha babam kemir.
Küskünüm Yaradan’a,
Sabrı çok fazla geniş.
Ne zaman köreltecek,
Bu azgınların dişini?
Körelecek değil mi anam?
Bir gün dökülecek mi dişleri?
De be anam!
Yalan da olsa de!
De, avut beni.
Dindir içimdeki
Deli Fırat azgınlığında
Asi duygularımı..
SUSKUN TÜRKÜLER
Ağlıyordu duvarda sazım.
Pas tutan bam telleri.
Bir hıçkırık duydum,
Ezgiler sızıyordu duvardan,
Sazım ağlıyordu..
Unutuldum! diyordu.
Metal zırıltılarının arasında,
Duygusuz insanlar içinde,
Bunaldım artık! diyordu.
Sazım ağlıyordu.
Hani o eski gençlik?
Nerde halay çekenler?
Halayları unutup,
Diskolara doldular! diyordu.
Sazım ağlıyordu.
Yalvarıyordu.
Sök at tellerimi,
Ezgilerimi gömün toprağa,
Çözün perdelerimi! diyordu.
Sazım ağlıyordu.
KUŞATMADAYIM
Kuşatmadayım,
Yarmam imkansız.
Sök at umutlarımı, hayallerimi,
Az sonra dayanır alnıma,
Namlular.
Sök, al umutlarımı,
Taşı yarınlara.
Doğacak bebeklerin beşiğine
Nazarlık olsun.
Kuşatmadayım.
Parasızlık, dayısızlık
İşsizlik, kimsesizlik,
Çin Ordusu gibi,
Sarmış dört yanımı
Yarmam imkansız.
Ölecek duygularım,
Sönecek umutlarım.
Bir gül kırmızısı kurşun
Sökecek beynimden,
Umutlarımı, hayallerimi
Ve en önemlisi bir tanem,
Memleket özlemimi
Ve her ikinize duyduğum
Deli dolu sevgimi..
OLMAZ YA!
Farzet ki kavuştuk...
Seviştik delice..
Yorgun düştük..
Toprak acıtır her yanını.
Ne yatağım,
Ne kadife tüylü koltuğum var.
Çulsuzum ben..
Çulum bile yok benim..
Hani laf aramızda,
Hırçındır sevişmelerim.
Sanki vatan savunmasında gibi,
Kuşatırım her yanını.
Azgın,
Gözünü kan bürümüş
Memedler gibi.
Hadi yüreğin doydu diyelim
Sevişmelerimizle.
Sonra bir sızı başlar,
Midemizde.
Bir lokma ekmek,
Bir yudum su.
Sunamam ki..
Kazanlar dolusu
Yokluktan başka..
Anamın gözü çıkmasın!
Çıkıp ulu orta,
Hey bana bakın,
Siz benim babamın
Kim olduğunu biliyor musunuz?
Diye haykıracak,
Namı değer, anlı, şanlı,
Babam bile yok.
Kim tanır rahmetli
İşçi emeklisi
Köylü Muzaffer’i?
Anamın gözü çıkmasın..
Aşk yürek doyurur güzelim,
Karın doyurmaz...
Boş mideyle bir tanem,
Sevişmek te hoş olmaz..
NUH’UN GEMİSİ
Haydi dese Nuh,
Binin gemiye gidiyoruz.
Bilsem ki
Sen de bineceksin.
Allah affetsin,
Binmem gemiye.
Kalırım tufanda.
SERSERİ
Ufukta bir sancı var.
Gökkuşağı yedi renk.
Her biri bir derde denk.
Bak bulutlar ağlıyor.
Gökkubbenin karnı şiş.
Terler içinde güneş.
Tükenmedi bu sancı.
Saymadım bu kaçıncı?
Belki saysam saçımı,
Çıkar ortaya sayı.
Her sancı bastığında,
Bir ufka, bir de saça,
İşledim beyaz beyaz.
Saçlarımdaki aklar,
Sancıların eseri.
Sebebi ne mi dedin?
Tabi ki sen serseri...
GELME GÜLÜM
Buralara gelme Gülüm.
Yok olursun.
Solar güzelliğin,
Ölür duyguların.
Kahrolursun.
Buralara gelme Gülüm.
Sokaklar insafsız, ruhsuz.
Çiçekler kokusuz.
Taştan bir dünya var burda.
Gelme Gülüm.
Kan emer kaldırımlar.
Acı eser rüzgarlar.
Burda hayat dayanıksız.
Burda hayat anlamsız.
Burda her şey vefasız.
Buralara gelme Gülüm.
Düşünceler kirli pazarlarda
Kirli ellerde satılır.
Yırtılır namus perdeleri.
Kaybolur gençlik.
Buralara gelme Gülüm.
Ayrılık bulutu çöker üstüne.
Eritir şafaklar seni.
Mevsimler döner terse.
Beklersin ki yaz gele.
Daralır yürekler,
Yığılır öbek öbek,
Kan, ter, göz yaşı.
Suskun, ürkek, korkak,
Tavşanlar gibidir,
Burda insanlar.
Gelme Gülüm.
Burda insanın,
Dışı zengin, içi fakir.
Yüzler beyaz, yürekler kir.
İzindedir akıl, fikir.
Sanki esirsin esir.
Gelme Gülüm.
GÖK GÖZLÜ KIZ
Yeşil başak gibisin, rüzgarla salınırsın.
Hırçın bir tay gibisin, gün gelir uslanırsın.
Yitirdiğin hayaller birer birer yeşersin
Gel boynuma sarıl ki gönül evin şenlensin.
Yeşil, sütlü başaklar, gün gelir orak ister
Sevgi dolu duygular, sana ulaşmak ister.
Geçmişini söküp at, bir gün mutlu olursun
Gönlüme gir de saklan, orda huzur bulursun.
Kış olmasa baharın değeri hiç bilinmez,
Yitirilen seneler, asla geri gelemez.
Yılan yerde sürünür ama gören irkilir.
Sanma ki her gariban hamur gibi ezilir.
Belim büküktür ama başım her zaman diktir.
Gururum ve şerefim bükülmez bir çeliktir.
SANATÇI !
Kameralar önünde
Orasını gösteren
Karnında bebeğiyle
Çırılçıplak poz veren
Yüzüne tükürsen de
İltifat kabul eden
Ben böyle sanatçıyı
Niderim oy niderim?
Götürüp te dağlara
Didik didik ederim
Niderim de niderim?
Yırtılan yerlerini
Yeni baştan dikerim
Sonra sil baştan edip
Niderim uy niderim?
LÜGATIMIZ
Enflasyon
Deflasyon
Epilasyon
Kalkülasyon
Mastürbasyon
Vel hasılı kerem
Ve Nebiyi muhterem
Bu benim lugatımsa
Anlarsam ibineyim
Ben böylesi lügatın
İçine tüküreyim.
Pol İTika
Eylül seksenden önce
Sokaklar kan gölüydü.
Dağ gibi gençler gitti.
Toprak oldu, çürüdü.
Eylülden sonra devir
Değişti oğul birden.
Sağdaki sola geçti
Soldakiler de sağa.
Fukara hep satıldı.
Pırasa fiyatına
Ben böyle siyasetin
Anasını nideyim?
NAZIM’CA
Ben çalmasam,
Sen çalmasan,
O çalmasa,
Nasıl batar memleket?
Ben vurmasam,
Sen vurmasan,
O vurmasa,
Nasıl biter bu millet?
DÖT OĞLU
Kuyruk sokumu desem
Kızmazsın.
Anüs desem,
Anlamazsın.
Kıç desem,
Aldırmazsın.
Bre aptal oğlu aptal
Döt deyince neden,
Hırlarsın?
SALATALIK
Sana hıyar desem
Hırlarsın
Mahkemeyi boylar
Dilekçeyi basarsın.
Ama hıyarı soyar
Tuzlayarak yersin.
Salatalık oğlu salatalık,
Hakimler de şaşırttı.
Salatalık dersem
Aldıran olmaz
Hıyar dersem
Altı ay kodes.
CAN TATLI
Akşamları çöker hep karamsarlık üstüme
Borçlarım, düşmanlarım, sevdalar yüreğime.
Bir dağ gibi çökerler, altında bunalırım.
Olmasın hiç akşamlar Allah’ım yalvarırım.
Lambam hep açık kalır, korkarım söndüremem
Canıma kastım da yok kıyıp ta öldüremem.
Dışarda benden özgür şu sokak köpekleri
Çılgınca dolaşırlar sokakta geceleri
Kan kırmızı geceler alev alev yanıyor.
İçinde umutlarım damla damla eriyor.
Bahtımı vursam dedim namlular hep buz tutmuş.
Kan kırmızı geceler hayallerimi yutmuş
MODERN HARAMİLER
Eskiden haramiler yaşarlardı dağlarda.
Şimdikiler büroda, dans ediyor barlarda.
Kılıçları kamayı fırlattılar tarlaya
Papyonlar, kıravatlar bağladılar yakaya
Sonra köy köy dolaşıp oy isterler milletten
Hepsine kalem çeker yer kapınca meclisten
Bir imzayla götürür hamuduyla deveyi
Midesine indirir her türlü nevaleyi
İşin moku çıkınca valizi hazırlarlar
Sam Amcanın yurdunu bir gecede boylarlar
Ara sıra uğrrarlar bizim fakirhaneye
Hiç bir şeyim kalmadı, dönmüşüm viraneye
TALİHİN BÖYLESİ
Tutunduğum dallara bir el balta vuruyor.
Hangi dala el atsam ta dibinden kuruyor
Gece midir gündüz mü yaşadığım bu zaman?,
Şak şak vurur enseme kör talih usanmadan
Heyhat ! Yine yalnızım insan seli içinde
Onlar hep üstte yüzer bense ta en dibinde
Dişlerimi sıkmaktan damaklarım kanıyor
Damarımda kan diye kin ve nefret akıyor
Hep mi böyle sürecek acımasız talihim?
Ne zaman gün görecek benim yaşlı gözlerim?
Neredeysen gel artık ey zamansız ecelim
Gel de yorgun canımı sana teslim edeyim.
KAN PIHTISI
Kan pıhtısı kaynıyor
Ocaktaki kazanda
İyiyiz beyler diyor
Ankara’ya soranda
Mektuptan korkar olduk
Postacıdan kaçarız
Alacaklı borç ister
Ya da gönderir haciz
İliğimiz kurudu
Beyler hababam yiyor
Utanmadan kürsüde
Vatan ve millet diyor
Bizler yaban ellerde
Yardımlarla yaşarız
Neden buradayız biz?
Düşündükçe şaşarız
Ecdadımın atının
Nal izleri var burda
Şimdi çöp topluyoruz
Biz burda sokaklarda.
BOZACI
Gören fırın sanıyor
Kan kusan yüreğimi
Gelen boza pişirir
Kavurur ciğerimi
Rüzgarlar körüklüyor
İçimdeki alevi
Ruhumda bir figan var
Sanırsın ölü evi.
Yılanlar kement atmış
Ayaklarım gitmiyor
Örümcekler ağ yapmış
Yüreğim sevemiyor.
İNATÇI KEÇİ
Her şey değişti dünyada.
Yıkıldı duvarlar.
Eskinin komunisti,
Şimdi tam ırkçı oldu.
Azılı milliyetçi,
Castro’nun dostu oldu.
İklimler de değişti.
Yazda kışı yaşarız.
Bir sen değişmedin,
İnatçı keçi!!
“Eteğini değil de yüreğini aç bana”
GÖRECEK GÜNLER VAR
Kara sapan, sırça kümes.
Sen ve ben.
İkimiz.
Ve hepimiz.
Önce oğullarımız gelecek,
Sonra torunlarımız.
Ve hep birlikte,
Çekeceğiz çileler.
Izdırap deryasında,
Takalar yüzdüreceğiz.
Biz bu dünyaya gülüm,
Çile taşırız çile.
Odun at sobamıza.
Duygular üşümesin.
Hayallerim sönmesin.
Gah diyelim öküze,
Ekinimiz yeşersin.
Heybemizdeki somun,
Hiç bir an tükenmesin.
DİRİLELİM ARKADAŞLAR
Dağ başını kan bürümüş,
Yürüyelim arkadaşlar.
Ruhlarımız tek tek ölmüş,
Dirilelim arkadaşlar!
Dilleriniz neden suskun?
Söyleşelim arkadaşlar.
Kurt bağlamış teknede un,
Eleyelim arkadaşlar..
Bakkal amca, bana acilen elli gram sevgi tart.
Lütfen çok acele olsun. Yüreğim açlıktan ölmek üzere.
ISMARLAMA
Bana kekik kokusu gönder,
Buram buram,
Anadolu koksun.
Bir parça kopar,
Anamın namaz postundan,
Gurbette kefenim olsun.
Buram buram Anadolu,
Buram buram inanç koksun.
Bir mendil işlesin,
Gençlik aşkım Fadime,
Buram buram sevgi,
Perçin perçin sadakat koksun.
Bir kara taş gönder,
Anadolu dağlarından
Mezar taşım olsun.
Anadolum gibi öksüz,
Sabrın heykeli olsun.
Bana bir sevgi gönder,
Bir umut gönder,
Yalansız, riyasız olsun.
Buram buram şeref koksun,
Buram buram namus..
NEDEN BE USTAM?
Namus çok ucuz Ustam,
Şeref neden çok ucuz?
Dürüstlük para etmez,
Pırasadan da ucuz...
Dürüstlük neden ustam,
Değersizdir dünyada?
Gurur, şeref yok Ustam,
Neden bazı kullarda?
Neden her şey parayla,
Ölçülür güzel ustam?
Aşklar gider sırayla,
Her gün çöplere Ustam?
Yüreğim cayır cayır,
Yanıyor güzel Ustam.
Bir sevgi bulamadım,
Sebebi nedir Ustam?
Taksici gardaş, Sevgi sokağı,
aşıklar çıkmazı numara 19 lütfen
GÜLERİM ÇARESİZLİĞİME
Kanadı ıslanmış kelebek gibi,
Çırpıma çırpına ağlar dururum.
Aklıma geldikçe çaresizliğim
Kor alev misali yanar dururum.
Sevgi benden uzak, aşk benden geçmiş.
Maziyi içimde arar dururum.
Yüreğim büyük bir savaştan geçmiş,
Onmaz yaraları sarar dururum.
Isırgan fidesi büyür içimde.
Yakar yüreğimi, yakar kavurur.
Fırtınalar kopar gönül telimde,
Beni yerden yere savurur durur.
DİLEK
Sussun artık şu tüfekler.
Dostça uzansın bu eller.
Sırtımızda gam yükü var,
Kaldır da doğrulsun beller.
Evlat babayı tanısın.
Küsler küsüyle barışsın.
İnsan insana karışsın.
Nedir yürekteki kinler?
Bit türedi başımızda.
Eden güler karşımızda.
Kocadık genç yaşımızda.
Dursun zaman tez dönmesin.
Şarkı söylesin fırtına.
Binelim dostluk atına.
Çıkalım sevgi katına.
Kardeş kardeşe sarılsın.
Kurt kuzuya selam versin.
Yüce dağlar dize gelsin.
Seven muradına ersin.
Kalksın engel aramızdan.
YANIYOR KARANLIKLAR
Tutuşturdum alev alev yanan kalbimle,
Yanıyor bütün karanlıklar. ,
Ve bütün kavga bahçeleri.
Çığlık çığlığa umutlar.
Eriyor prangalar.
Koptu bütün zincirler.
Hey insanlar !
Koşun, koşun !
Sönmeden ateşin hırsı,
Atın bütün kininizi .
Atın ateşe yansın.
İçinizde tek sevgi,
Sadece aşk kalsın.
GÜLPERİ
Sırtında bebeği, elinde kova,
Bazen bebeğine dönüp,
Melekler gibi gülümser.
Çöplükte büyüyen güller misali,
Güzel mi güzel.
Ara sıra giysilerini süzer.
Ve nefret ederdi.
Sırtındaki palanlarından.
İsyankardı üstündeki palanlara.
Utanıyordu yırtık entarisinden.
Şimdi yılanlar çıkmıştır topraktan,
Bitmiştir kış uykusu dedi.
Toprak kokusunu çekti içine,
Derin derin.
Şükür! dedi.
Gak! dedi bir karga tepesinde.
Hınzır! dedi.
Beyaz bir papatya yakasında.
Paha biçilmez mücevher.
Sis çökmüştü dağlara.
Hışımla çıktı rüzgar.
Kızmıştı sanki ona.
Ya biri görürse?
Kıskandı rüzgar onu.
Esti bütün hızıyla.
Aldırmadı.
Birden boşandı yağmur,
Yaladı tüm bedenini.
Yapıştı vücuduna yamalı elbisesi.
Dikildi önüne gökkuşağı.
Dön! dedi geri dön!
Kabardı toprak birden bire.
Tısladı tüm yılanlar.
Kaptı Kızılırmak onu.
Gelin etti kendine.
Minik yavrusu ile.
O gün bu gündür,
Dönmedi Gülperi evine.
Göklerde yaşıyormuş,
Söylenenlere göre..
MODERNLEŞME YOLUNDA
Kimliğimiz kayboldu,
Bulan varsa söylesin.
Hangi milletteniz biz?
Bilen varsa söylesin.
Türklüğümüz yok oldu,
Alman da olamadık.
Var olanı yitirdik,
Yeniyi bulamadık.
Yırtık pantolon giydik,
Almanlaşalım diye.
Şaize Türke dedi,* (*Bok, pis Türk)
Gören Almanlar yine.
Diskoteklere koştuk,
Mini mini giyerek.
Her gelenle öpüştük,
Hallo Şatzi diyerek* (*Sevgilim)
Bunca yıllık Serhat’ı,
Gerhart diye çağırdık.
Kapkara saçlarını,
Sapsarıya boyattık.
Hallo Papi diyerek* (*Baba)
Seslendik babamızı.
Dostuyla yakaladık,
Altmışlık anamızı.
Moda moda diyerek,
Açtık her yanımızı.
Hristo‘yla everdik,
Güzelim ablamızı.
Kadınlar çıktı baştan,
Sokaklarda sabahlar.
Eğer gıkın çıkarsa,
Polis amca gagalar.
Fatih’e küfür ettik,
Yavuz’a sövüp saydık.
Elvis’in donlarını,
Seccade deyip yattık.
Ailece oturup,
Porno filmler seyrettik.
Grup grup tooplanıp,
Karıları eşleştik.
Rakı oldu demode,
Tekilaya başladık.
Helgalara tutulup,
Fadime’yi boşadık.
Kısacası hey oğul,
Çeyrek millet gibiyiz.
Eskiyi söküp attık,
Soysuz meret gibiyiz.
DÜNYAMI İSTİYORUM
Hemen koşup babama,
Gözünüz aydın beyim,
Nur topu bir oğlunuz,
Dünyaya geldi demiş.
Yani ben,
Ne Türkiye'ye,
Ne Almanya'ya,
Ne de Falan Filanya' ya doğmamışım.
Dünyaya doğmuşum.
Doğduktan hemen sonra,
Karartmışlar dünyamı.
Ağlamak yasak !
Okumak yasak,
Çiş etmek yasak !'
Yasak ta yasak !
Baş kaldırmışım,
Şak! Şak!
Hey sersem, yasak !
Merak etmişim dünyayı.
Pasaport, sınır, vize.
İçeri girmek yasak !
Çalışmak yasak,
Oturum yasak.
Velhasıh Kerem,
Ellerinden öpem!
Benden önce gelen,
Saygıdeğer! büyüklerim,
Pay etmişler dünyayı.
Bizler şamar oğlanı
Kendi yurdunda rezil,
Elin yurdunda azül. (İlticacı)
Nerede benim dünyam ,
Hey yaşlı kurt Ebecik ?
Verin bana dünyamı,
Göreyim bir kerecik!
NİDEYİM?
Dost bildiğim insanlar,
Ellerinde kazmalar,
Kuyu kazar durmadan,
Kah şurda, kah orda.
Sokaklar delik deşik,
Hangisinden geçeyim?
Ben böylesi dostları,
Nideyim oy nideyim?
KAFİYELER
Yalakmış.
Çukur sandım yalakmış.
Vekil diye seçtiğim,
Meğerse bir yalakmış.
Mandalar,
Çayda otlar mandalar.
Memleketi bitirdi,
Sömürücü mandalar.
Çillerim.
Benek benek çillerim.
Memleketi bitirdi,
Benim yosma çillerim
Gül hanım..
Tatlı tatlı gül hanım.
Gönlümü çalıp gitti,
O vefasız Gülhanım.
YETİM KALMASIN
SEVDALARIM
Çapraz ateşlerde vuruldu umutlarım.
Yetim kaldı sevdalarım.
Süngüler çakılı yüreğimde.
Giriş-çıkışlar yasak .
Nöbetçiler başımda.
Hemşerin sevmek yasak !
Hey diyorum,
Sevmek istiyorum.
Çekin şu süngüleri,
Sökün şu kurşunları yüreğimden.
Öksüz büyümesin sevdalarım
Kör kuyulara atmadan,
Hoyrat eller onları.
Bir demet gül sunmak istiyorum.
Güneş acımasızlığıyla
Kavurmayın beni.
Rüzgar azgınlığıyla,
Savurmayın beni.
Gurbet insafsızlığıyla,
Ayırmayın beni.
Sorgusuz sualsiz,
Asmayın beni.
İLAÇ
Sevgiden merhem yaptım,
Haydi çocuklar alın.
Sürün yüzlerinize.
Sürün çocuklar sürün.
Sevgi çiçekleri açsın,
Gözbebeklerinizde.
Ben sularım çocuklarr,
Büyütürüm onları.
Siz dünyanın ışığı,
Ayı, güneşisiniz.
Beyniniz, yüreğiniz,
Hep böyle pırıl pırıl,
Kalmalı ey çocuklar.
Büyükler gibi katil,
Büyükler gibi gaddar,
Olmayın ha çocuklar..
DÖNERCİ
Kalbimin içine,
Bir kalp daha koy usta.
Acısız, soğansız,
Sade olsun.
Sadece sevgi koy,
Sevgisi bol olsun..
BEBEKLERİN YERİNE
Bir barut fıçısı sanki yüreğim.
Kızgın bir kor sanki bedenim.
Hey Bosna’da tetik çeken parmaklar!
Bağdat’ı vuran füzeler!
Dağda kurşun sıkanlar!
Afrikalı yamyamlar!
Haydi,
Gelin birer birer,
Vurun beni binlerce
Bebeklerin yerine.
Onlar yaşamalıdır..
Yaşamalı bebekler.
DOSTUM OLDU YILANLAR
Bir kurşun sıkacağım gökteki şu buluta.
Çalıpta göz yaşımı götürdü uzaklara.
Yılanlarla dost oldum, sürünüp gidiyorum.
Her gün bir kere doğup bin kere ölüyorum.
Fıçıları doldurdum akan göz yaşlarımdan.
Sırtımdan hançer yedim can-ciğer yoldaşımdan.
Kimi Leyla sandımsa anında Mecnun oldum.
Gülistanda yaşarken çöllerde heder oldum.
Bir gün gülecek dedim, talih benim yüzüme.
Görmesin o gün diye mil çektiler gözüme.
On kişiyle bölüştüm, bir lokma ekmeğimi.
Lokmalar tükenince çaldılar benliğimi.
ARAMIZDA KALSIN ÖLÜM
Kavuşmak mı?
Avutma kendini.
Yaşamak ve ömür,
Bir çıyanın ağzında,
Yuttu ha yutacak.
Bulutlar hasret toprağa,
Kavuştu kavuşacak.
Ölüm mü dedin?
Sus, söyleme sakın.
Azrail duyacak.
Sevinecek mezarcı.
Ve daha niceleri.
Sus!
Aramızda kalsın ölüm.
Sen orda, ben burda,
Nasılsa farkı yok.
Ha ölüm ha yaşamak..
DÜŞÜMDE SEN
Düşümde gördüm seni,
Beşiğini sallıyordun.
Yavrun seni seyrediyordu gizlice.
Ninniler söylüyordun,
Bebeğini avutmak için,
Ama sen ağlıyordun.
Türküler mırıldanıyordun,
Ninni niyetine.
Çarşambayı sel aldı,
Bir yar sevdim el aldı
Düşünceye daldın.
Neden böyle oldu?
Eller niye aldı?
Dedin içinden.
Zalım baban fakir diye vermedi
Yine yarım kaldı türkü.
Tekrar sustun.
Şimdi zenginiz,
Ya mutluluk?
Hiç tatmadım ki dedin.
Mutlu olurdum diye düşündün.
Ve
İki gönül bir olması ne güzel yar ne güzel
Diye devam ettin ninniye.
Rüya bu ya,
İçini de okuyorum.
Ya o olsaydı?
Samanlıkta yaşasaydık birlikte,
Ardından döküldü türküler birer birer,
Hazan yaprakları gibi.
Buruk ve soluk.
Kapı açıldı birden.
Eşin dönmüştü işten.
Görünce göz yaşlarını,
Neden diye sorunca,
Bir suçlu gibi ezik,
Yavrumuz hasta diye,
Yalan söyledin.
Sonra balkona çıkıp,
Göz yaşlarını kurutmaya çalıştın,
Islak, nemli, hüzünlü,
Ayrılık rüzgarında.
DÜNYAMA BIRAK BENİ
Benim de bir dünyam vardı,
Gel dünyama bırak beni.
Acı, ızdırap çektirdin,
Mutluluğa erdir beni.
Ağlıyorum, gözlerimden,
Bir damla yaş silenim yok.
Ömrüm bitti ah vah ile,
Yeter artık güldür beni.
Bak herkesin bir yuvası,
Buğulayan çorbası var.
Çile yüklü kervanlarım,
Yeter artık boşalt beni..
HIRSIZ
Hani bir şarkı var ya,
Kapıldım gidiyorum,
Bahtımın rüzgarına.
Kızılırmak deli dolu akar ya,
Boz bulanık sevda seli damarımda.
Ben sendeyim, sen bende.
Kanımda, yüreğimde.
Hırsız seni, sen var ya,
Çaldın tüm benliğimi.
Beden kaldı boşlukta.
Ya ver beni geri bana,
Ya da gel sen benim ol.
Damarıma, ruhuma,
Bir ilaç ol, merhem ol.
DOĞURMA ANNE
Hep sıtımdan vurdular,
Candan dost bildiklerim.
Ve,
Delice sevdiğim.
Sakın ha,
Beni bir daha doğurma anne.
Yılanlar benden şanslı,
Akrepler benden özgür.
Mekansız kaldım.
Bu gün burda, yarın orda.
Sevgisiz, sevdasız kaldım.
Çaldılar yüreğimi.
Beni bir daha doğurma anne!
Bu dünya başka dünya.
Çiçekler yalan kokuyor,
İhanet kokuyor sevgiler.
Aşklar Kaf Dağı’nda kalmış.
Mecnun’larsa çölde.
Sevgiye hasretim anne.
İnsana hasret.
Sakın ha,
Beni bir daha doğurma!
Doğurma anne!
ATMA TÜRKÜ
Taşlı tara verimsiz,
Gübresini verelim.
Kızlar ayva büyütmüş,
İnciltmeden derelim.
Kirazlar al al oldu.
Kovanlar balla doldu.
Şu koskoca dünyada,
Ayrılık beni buldu.
Bir ufacık taş ile,
Bulandırdım suları.
Bir kırmızı gül ile,
Kandıralım kızları.
Berlin’in sokakları,
Güzelden geçilmiyor.
Yaş kırkbeşi bulsa da,
Sevdasız edilmiyor.
FALAN FİLAN
Dünya,
Saçma sapan..
Sevda,
Falan filan.
Hayat,
Yalan dolan.
Kalpler,
Palan palan.
Kadın,
Kobra yılan.
Ufuk,
Günü çalan.
Kader,
Seni yazan.
Ölüm,
Arta kalan.
GEÇ DOĞDUN
Mevsimsiz yeşeren bir gül gibisin.
Geç geldin güzelin, sen çok geç geldin.
Ömrümün baharı geldi, geçiyor.
Geç geldin güzelin, sen çok geç geldin.
Kollarım saracak bir bel arardı.
Ellerim tutacak bir el arardı.
Yıllar önce gelsen gülüm ne vardı?
Geç geldin güzelin, sen çok geç geldin.
Sen yolun başındasın bense sonunda.
An gelir sıkılırsın benim kolumda.
Pişmanlık duyarsın gülüm sonunda.
Geç geldin güzelin, sen çok geç geldin.
ANADOLU KADINI
VE BİR SOKAK YOSMASI
Gülme behey zalım,
Bu eller,
Pavyonlarda içki masalarında,
Nasırlaşmadı.
Kahve köşelerindeki
Okey taşlarının boyası değil.
Bu eller,
Toprakla savasşımdan,
Doğayla boğuşumdan,
Yarıldı, kanadı, sızladı.
Ama hiç yılmadı.
Ve sen,
Her gün milyonlar harcarsın,
Kan emici ellerine.
Ojeler, kremler,
Manikür, pedikür,
Her ne menem şey ise.
Ve daha neler neler?
Yanağımdaki allık,
Seninki gibi sahte değil,
Güneşin eseridir.
Göğsümdeki çatlaklar,
Susuzluktan, yorgunluktan,
Ve bebeğimi beslemektendir.
Seninki gibi,
Oynaşıyla,
Diskotek köşelerinde,
Otel odalarında,
Araba parklarında,
Hayvanca sevişmekten değil.
Ben saflığın simgesi,
Ben namus abidesi,
Ben sadakatin alfabesiyim.
Sen bir sokak yosması,
Bataklık maskarası,
Kadının yüz karası..
Toplum suçu hazırlar, insanlar onu işler” Duvar Yazısı
MAZLUMSUN BEBEK
Sen mazlumsun küçük kız.
Ve senin gibi niceleri.
Yırt at kirli gömlekleri.
Seni böyle görmemeli.
Böyle edenler.
Yum gözlerini, hülyalara dal.
Kus içindeki irini.
Yalnız sen değilsin,
Çakallar elinde kurban.
Bir anlık zevk uğruna.
Haydi yum gözlerini.
Farzet ki bir annesin.
Çok mutlu bir yuvan var.
Kucağında bebeğin,
Beklediğin eşin var.
Haydi topla kendini.
Kurtul bu bataklıktan.
Ağzından salya akan,
Sarhoşa yem olmaktan..
Sokaklar insafsızdır,
Seni de yutar bir gün.
Haydi topla kendini.
Yeni bir hayat düşün.
Kucağında bebeğin,
Yatağında erkeğin,
Tabağında yemeğin..
Maziyi bir yana bırak.
Yalnız geleceğe bak.
BU VATAN KİMİN?
Bu vatan devletin kasalarından,
Milyarları lüpleyip yutanlarındır.
Fukarayı, yetimi aşsız bırakıp,
Deveyi hamuduyla yutanlarındır.
Sam Amca emriyle yurdu yöneten,
Mafyayla beraber toprak pay eden,
Yalı çetesiyle sefalar eden,
Sarışın, güzel dilberlerindir.
Milletin oyuyla meclise çıkan,
Milleti unutup aleme dalan,
Meclis odasıda bekaret bozan,
Uçkuruna düşkün İlyaslarındır.
Kürsüye çıkıp erlercesine,
Vatanı dolanıp sellercesine,
Devlet malı deniz derlercesine,
Kasaları tamtakır edenlerindir..
HEY GARDİYAN
Bir kurşun getir bana,
Domdom kurşunu olsun.
Al tüm eskilerim senin olsun.
Gömleğim, fanilam,
Gelinlik kızların çeyizi gibi sakladığım,
Günlerce koklayıp,
İçmeye kıyamadığım,
Kırmızı başlı dört Marlboro.
Al, senin olsun.
Yerine bir kurşun ver.
İstersen ödünç olsun.
Cehenneme yollarım,
Cennet hurileriyle.
Bakma öyle yüzüme.
Ben zaten yaşıyorum,
Yıllardır cehennemi.
Sıra cennete geldi.
Bakalım orda nasıl,
İnsanoğlu insanlar?
ARAYAN BULUR DERLER
Bir güzel arıyorum.
Afrika gibi sıcak,
Fakat hiç yakmayacak.
Sımsıcak nefesiyle,
Benliğim ısınacak.
Aradığım bu güzel,
Ne önümde gidecek,
Ne ardıma düşecek.
Takılıpta koluma,
Bir ömür eğlenecek.
Sevgi dolu gözleri,
Ne tepeden bakacak,
Ne önde diz çökecek.
Elleri ellerimde,
Bir ömür titreyecek.
NERDE KALDIN?
Upuzun saçların, melek yüzlerin.
Yüreğimi del’eyler tatlı dillerin.
Benliğimi eritir ela gözlerin.
Nerde kaldın benim nazlı cananım?
Nasıl da özledim yakan buseni?
Nice yıllar geçti görmedim seni.
Yoksa hoyrat eller çaldı mı seni?
Nerde kaldın benim nazlı cananım?
Ne kadar da mutluyduk yıllar öncesi?
Aşkımızın birdi günü gecesi.
Lal olan dilimin iki hecesi.
Nerde kaldın benim nazlı cananım?
Beyazlandı saçlar, büküldü beller.
Halimi görünce acıyor eller.
Yoluna bakmaktan kör oldu gözler.
Nerde kaldın benim nazlı cananım?
HİÇ FARK ETMEZ
Gençlik elden gitti ey yar.
İstersen sev ister sevme.
Esti geçti sevda yeli,
İstersen duy ister duyma.
Ağlamakla geçer günler.
Yanık bağrım sensiz inler.
Dudaktan, dilden buseler,
İstersen ver ister verme.
Gülüp geçerler halıma.
Bakmayasın kusuruma.
Bir kara taş mezarıma,
İstersen koy ister koyma..
HER ŞEY HINZIR
Gül yüzünü görünce,
Bir sel kopar içimde.
Setler bile az gelir,
Durduramaz hiç kimse.
Hınzır rüzgar sallıyor.
Bana inat saçını.
Gücüm olsa yakarım,
Sana inat onları.
Güneş te aksileşti,
Senden yana doğuyor.
Kızaran yanağına,
Değip değip geçiyor..
SEVGİ HER DERDE İLAÇ
Bir doğaya bir de sana aşığım.
Malım, mülküm yokmuş, boş ver ne çıkar?
Ben ağacım, sevgi benim öz suyum,
O olmasa rüzgarlar beni yıkar.
Bombaları ancak sevgi susturur.
Savaşları ancak sevgi durdurur.
Sınıfları ancak sevgi kaldırır.
O olmazsa dünya cehennem olur...
AŞILMAZ ÖTESİNDEN
Ağlıyorum,
Dans ediyor kahpeler.
Yanıyorum,
Viski içer züppeler.
Arıyorum,
Yersiz yurtsuz gezerken.
Şaşıyorum,
Zenginleri süzerken.
Gidiyorum,
Uzamakta yollarım.
Bakıyorum,
Kararmakta kararım.
İnliyorum,
Dertler beni delerken.
Fırlıyorum,
Kader yere sererken.
Korkuyorum,
Bombalar fırlatılır.
Acıyorum,
Canlar yere yıkılır.
Söylüyorum,
Kaderin şarkısını.
Satıyorum,
Hayatın anasını..
Yazıyorum,
Sefiller şiirini.
Kazıyorum,
Zalimlerin yerini.
Okuyorum,
Alnımın yazısını.
Taşıyorum,
Dünyanın cefasını.
İçiyorum,
Göz yaşım içki bana.
Kusuyorum,
Talihin ağızına.
Taşıyorum,
Yoksulluk kolyesini.
Aşıyorum,
Aşılmaz ötesini.
Yakıyorum,
Ocak’ım tüm acını.
Dokuyorum,
Izdıraptan tacını.
ELVEDA DEME
Eğer gidersen bir gün,
Umutlarım’ al götür.
Senle doludur onlar.
Sensiz olmaz al götür.
Gurbet sokaklarında,
Sensiz nasıl yaşarım?
Sevgi kokan sözleri,
Söyle kime yazarım?
Kağıdı ve kalemi,
Onları da al götür.
Sen de gidersen gayrı,
Yazacak kimsem yoktur.
Gitmek istersen eğer,
Sakın elveda deme.
Belki gelirsin diye,
Umut kalsın içimde.
Elveda hüzün kokar,
Yaralar yüreğimi
Ansızın söküp atar,
Yaşama direncimi..
SABREYLE GÜLÜM
Bizim bağımızda da güller bitecek.
Kuzgunların yerine bülbülümüz ötecek.
Katır dikenlerinin kökleri kazınacak.
Binbir çeşit laleler, sümbüller boy atacak.
Sakın bir hülya sanma, er geç bunlar olacak.
Bu dünyada olmazsa ahirette olacak.
ÖLÜM
Hey ölüm,
Kahpe kullarla korkutma beni.
Ne bahçemde bir gülüm,
Ne kurulu yuvam var.
Hepsi gitti, gelmiyor
Artık yeter diyorum.
Kul etme kula beni.
Bıktım ayakları altında,
Ezilmekten Firavunların.
Ben Musa değil,
Adem oğluyum.
Salma üstüme Firavunları.
Firavunlar çıldırdı.
Her gün kanla beslenir,
Halt etmiş Drakula,
Firavunun yanında.
İnan ki güzel ölüm,
Sensin benim özlemim.
Sensin benim beklentim.
Ansızın çıkıver, gel,
Habersizce, gizlice.
DOĞUM NE ZAMAN?
Hani senin,
Mavi hülyalarının çocuğu?
Yoksa daha doğmadan,
Leylekler mi öldürdü?
Hani güneş batınca,
Karanlığa set çekip,
Ansızın çıkıveren,
Hilal gibi doğacaktı,
Hilalimiz.
İkimizin bebeği.
Pembe hülyalarımızın,
Tozpembe çocuğu.
Doğacaksan doğ artık.
Beşiğin boş duruyor.
Kalbim sana apaçık.
Annen çok uzaklarda.
Dönmesi gerek artık..
GURBET VE MAHPUS
Gurbet ve mahpus..
Ölümlerden ölüm seç.
Haydi gel.
Öl ölebilirsen.
Özlemler düğüm düğüm,
Yüreğimde taşlaştı.
Hasretin buram buram,
İşledi yüreğime.
Tütün kokusu,
Havasızlık,
Bir de sensizlik yok mu?
Çaresizlik kemet attı boynuma.
Boğ beni diyorum,
Gülüyor..
Ölmek yok diyor..
Bir izmarit daha yakıyorum.
Kimbilir hangi penanın,*
Dudağından fırlamış.
İniyor ciğerime,
Küf kokusu,,
Nem kokusu.
Hey Köroğlu,
Hey İnce Memed,
Alın beni dağlara.
Dağlar özgür,
Dağlar hür..
Burada ölmek bile,
Yaşamaktan daha zor..
Gurbet ve mahpus..
Bir de sensizlik.
Adını yazdım tüm duvarlara.
Hayal meyal resimler karaladım.
Sana ve bana benzeyen.
Sen ve ben..
Gazete kağıtlarından kestiğim,
Kalpler içinde resmin.
Buram buram hüzün kokuyor.
Ayrılık, acılar ve çaresizlik,
Kement attı boynuma.
Ne sıkıp öldürüyor,
Ne de çözüp gidiyor..
*Pena: Sokaklarda yatan alkoliklere denir.
DOĞMA EY BEBEK
Yarın bu günden berbat,
Her gün düne hasretiz.
Sen bari doğma bebek,
Biz insanlar vahşiyiz.
Ruhunu koparıp ta,
Atacaklar zindana.
Kötülükler yuvası,
Bu dünya gelmez sana.
Aslanlar kedi oldu,
Kediler aslan şimdi.
Yaşamak zehir oldu,
Yaşamak haram şimdi.
Şerefsizler ta başta,
Oturur ahım şahım.
Aç kurtlar sofrasında,
Yutulur benim aşım.
Bir gün sen de görürsün,
Doğarsan tatlı bebek.
İsyan kusar dünyaya,
Koparılan bir çiçek.
Doğma ey güzel bebek.
Gelme sen bu dünyaya.
Ayda insanlar yokmuş,
İstersen doğ oraya.
“Erkekler bilgiç kadınlardan nefret eder” Tennyson
KLEOPATRA DÜŞÜMDE
Bir güvercin çırpınır,
Ruhumun derininde.
Bir karınca eşinir,
Gözümün bebeğinde.
Silah sesleriyle,
Uyanırım ansızın.
Kaf Dağı’ndayım..
Tek başına oturmuş,
Şarap içmektedir,
O azgın Kleopatra.
Hala şuh, hala azgın.
Servis yapar yılanlar.
Aşçıbaşı karınca.
Hey dedi Kleopatra,
Hey sen,
Azıcık yanıma gelsen..
Korkuyorum..
Terk etmiş onu,
Çılgın papaz Rasputin.
Gözlerine bir baktım.
Kleopatra aç,
Kleopatra susuz
Ve doyumsuz..
Kaçmaya başladım.
Peşimde hayvan sürüsü..
Ve tiksinmiştim Kleopatra’dan..
Ve o biçim kadınlardan..
Kustum denizler dolusu..
MAHPUSHANE PENCERESİ
Kovuyorum penceremden,
Dışarı fırlatıyorum özlem tutkularımı.
Hayret, gitmiyorlar.
Aç kurtlar gibi yapışıyorlar beynime.
Özlem tutkularım.
Bana inat,
Gelip geçiyor durmadan,
Penceremin önünden süslü kelebek.
Kırsam şu demir parmaklıkları.
Tutupta kanadından,
Hesabını soracağım,
Caka atmanın
Hele şuna bak,
Aheste aheste nasıl dolaşıyor,
Bahçede güvercinler?
Ama bir gün çıkarsam,
Hey ak güvercinler,
Kanatlarınızı yolacağım.
Yeter attığınız havalar.
Sahi, dışardaki havaya inat,
İçerdekini kovuyorum dışarı,
Tütün kokusu, ter kokusu,
Gitmem de gitmem diyor..
Dışardakine yalvarıyorum.
Gel toprak kokusuyla,
Çiçek kokusuyla,
Buram buram gel..
Gel, dol ciğerime..
O da inat ediyor.
Demir parmaklıkların önünden,
Gelip geçiyor da hayırsız,
Bir nefescik inmiyor ciğerime..
Hele şu bahçedeki gardiyana bak..
Çıkarıp cebinden,
Manken dudağını andıran,
Kırmızı başlı Marlborosunu,
Nasıl havalı havalı yakıyor?
Senin manken dudağı kırmızısı,
Marlboron varsa,
Benim de leş kokulu izmaritim var.
Ha Hasan kel, ha kel Hasan..
İkisi de duman verir.
Bir gün biter bu mahpus..
Kahpe dostlara inat,
Tıpkı güvercin gibi,
Bütün sokakları dolaşacağım.
Kahpe dostlara inat..
Hey ben geldim dercesine..
Havalar atacağım..
Hey Miro,
Gelir misin sen de?
Alt kattaki Pita da?
Üst kattaki üç ahbap,
Yeter bu muhabbetler.
Haydi bir meyhaneye..
Tütün kokumuzla,
Sarhoş olsunlar,
Mini minili garsonlar..
KARANLIKLAR YER BENi
Ağrı'nın buzu gibi,
İner ciğerime tütün.
Dudağımda dudağın,
Nefesimde nefesin.
Sanki seni çekerim.
Duman diye içime
İçer, içer, içerim... .
Bazen sokaklarda deli divane,
Dolaşırım gayesiz.
Formalı kızlar geçer önümden.
Kucağında defterler.
Saçlarında örgüler,
Büklüm büklüm
Birden kabarır gönlüm.
Seni sanırım.
Birden hızlanırım.
Bakarım sen değilsin.
Şaşırır, ürperirim.
Akşamlar hüzün dolu.
Sensizlik ölüm sanki.
Karanlıklar yer beni.
Uzanırım yatağa,
Sinsice.
Sarılır, sarılır, sarılırım..
Lambaya takılır gözüm.
Uyumak istiyorum,
Uyuyamıyorum.
Rüyalarıma giriyorsun.
Ve ansızm çakan şimşekler gibi,
Uykumu bölüyorsun.
Bazen yediveren gül gibi,
Bazen mutsuz mu mutsuz.
Başka ellerde elin.
Duvarda asılı ipler arıyorum..
Ruhumu bedenden ayırmak istiyorum.
Uyku bu ya bulamıyorum.
Eriyor, eriyor, eriyorum.
Haykırmak istiyorum,
Haykıramıyorum.
Rüyada dahi olsa seni,
Paylaşmak istemiyorum.
Sadece benim ol!
Benim ol diyorum.
Ve seni hala,
Seviyor, seviyor, seviyorum.
ÇOK GEÇ ARTIK
Geldi, geçti serde gençlik yıllarım.
Dönmek istesem de dönemem artık.
Resmine bakıpta şiir yazardım,
Yazmak istesem de yazamam artık.
Aşka inanmazken içine düştüm.
Sevda ateşinde piştikçe piştim.
Çıkmak istedikçe derine düştüm.
Batmak istesem de batamam artık.
Bir deli sevdaya kapıldı gönlüm.
Kavuşmak umuduyla çürüdü ömrüm.
Bir gönül istedim, vermedin gülüm.
Almak istesem de alamam artık.
Çiçekler toplardık kırda ikimiz.
Menekşeler, Ieylak, papatya, nergiz.
Kurudu çiçekler, odamda sensiz.
Atmak istesem de atamam artık.
NEYiNi SEVEYiM ?
Neyini seveyim zalim ben senin?
Ağaç mısın, yaprak mısın, dal mısın?
Zehir saçar dudakların dillerin,
Arı mısın, petek misin, bal mısın?
Mecnun gibi sürdün çölden çöllere.
Bir çöp gibi attın yerden yerlere.
Koklattın sineni yaban ellere.
Gonca mısın, çiçek misin, gül müsün?
KIZGIN SEHPA
ÜSTÜNDEYiM
Bir çığ düştü,
Korku dağlarının tepesinden.
Talan etti bahçemi.
Hayat tomurcuklarım,
Karlar altında.
Bir volkan püskürdü,
Gönlümün derinlerinden.
Soğuturken nefesimle,
Tutuldu ciğerim,
Çıkmaz oldu sesim.
İrine boğuldu ırmaklar.
Bomba oldu çakıl taşları.
Tutulmuş tüm köprü başları.
Paralı da parasız da,
Geçirmiyor Deli Dumrullar.
Tapusunu almış limanların,
Asrın korsanlan.
Baş kaldırmış dalgalar.
Aynı anda binlerce kırbaç iner.
Tepesine dalgaların.
Ağıt yakar martılar.
Hayat ölüme ipotek
Haczetmek için sabırsız Azrail.
Aşklar çıkmış pazara,
Haraç, mezat,
Yüz Dolar.
Yiğitlik, dürüstlük artık demode.
Çöplere atılmış.
Bol bol madalya takılır hırsızlara.
Hey Fatih, hey Yavuz,
Neredesiniz ?
Keremler, Mecnunlar, Ferhatlar,
Artık ne dağ deliyor,
Ne de çölde geziyor.
Bol sıfırlı çeklerle,
Ne Leylalar gidiyor.
Bir kement atıldı boynuma.
Konuşmasam olmuyor.
Kızgın sehpa üstündeyim.
Düşündükçe kızıyor.
Konuştukça yakıyor.
BÖYLE Mİ OLACAKTI?
Kırıldı kollarım cansız dermansız.
Sen beni terk ettin gülüm zamansız.
Yangınım var yüreğimde bacasız.
Koydun beni diri diri toprağa..
Uykular da düşman oldu gözüme.
Dağlar yıkılıyor sessiz üstüme.
Gece gündüz yalvarırım ölüme.
Koydun beni diri diri toprağa.
SENİ SENSİZ İÇİYORUM
Bu akşam hayallerle donattım.
Anılarla dolu masam.
Her köşede ayrı bir renk,
Her kadehim ayrı bir zevk.
Öyle tatlı ki masam.
Anılar şarap,
Dudağın mezem.
Öyle kalsa kalbim.
Her sayfada sen,
Her kadehte sen.
Seni, sensiz içiyorum,
İncitmeden.
KAÇAK
Seni görmeden önce,
Kafatasım içinde,
Bir beyin vardı.
İnce eler, sık dokur,
Bedeni yönetirdi.
Vücudum allak, bullak.
Dilim başka söylüyor,
Elim başka işliyor.
Organlar başsız kaldı.
Kafatasım beyinsiz.
Seni görünce gitti,
Bir gün döner beyinsiz.
O GELSiN
Bir zamanlar bir ben vardı.
Beni benden alan gelsin.
Tertemizdi şu kalbimi,
Kirletipte giden gelsin.
Mektup vardı, selam vardı.
Unutupta giden gelsin.
Merhabayla başlayıpta,
Elvedasız giden gelsin.
Öz yürekten seven vardı.
Aldatıpta giden gelsin.
Sahte bakış, yalan sözle,
Avutupta giden gelsin.
Şu gönlümün bağı vardı.
Dallarını kıran gelsin.
Dalında bülbül öterdi,
Goncasını kıran gelsin.
YARIM YAMALAK
Yine tomur tomur terliyor güneş.
Dostum sular döküver,
Kızgın yüreğine.
Kokuştukça kokuştu leşler.
Böcekler üşüştü un eleğine.
Bir düşün!
Bir sen misin yarım yamalak?
Hele kaldır başını
Parıldayan aya bak!
O da bizim gibi,
Yarım yamalak.
Buz bağlamış gökyüzü,
Terler içinde güneş.
GOSiA
Hey Gosia !
Çek bir rakı daha !
İçeceğim bu akşam.
Gırtlağa kadar.
Ben alkolü sevmezdim,
Biliyorsun Gosia.
Bakma öyle yüzüme
Kaşların çatık çatık.
İçmem gerek bu akşam.
Kusacağım ağzına,
Kahpe dostlanın artık.
İçime akıttığım,
Kıpkızıl kanlar gibi,
Kusmuk kusmuk,
Oluk oluk.
Kaderin ağzına,
Seni benden ayıran,
Kahpelerin ağzına.
Kan gibi,
Ilık ılık.
Kusacağım bu akşam.
HANİ ?
Hani yazacaktın,
Unutmayacaktm,
Ayrılmayacaktık bir ömür boyu?
Sihir mi yaptılar ?
Güldürme beni !
Demek ki erirmiş güneş.
Dökülürmüş yıldızlar birer birer,
Hazan yaprakları gibi.
Hani söz vermiştin !
Vız gelirdi engeller.
Yıldızlar dökülse de yerlere,
Beni veremezler ellere
Demiştin.
Söz vermiştin.
Beklettin.
Unutup gittin.
İÇİMDEKİ VOLKANSIN
Sensizlik damar damar yüreğime kök saldı.
Günlerim asır kadar uzadı ha uzadı.
Bir kaç resimden başka senden bana ne kaldı ?
Baka baka resimler hasretimden sarardı.
Bilmiyorum nerdesin, ne hayaller kurarsın ?
Bilmem aklında mıyım, benimle mi yaşarsın ?
Sensiz bomboşmuş hayat, içimde bir volkansın.
Kabardıkça kabardın, bu gün, yarın patlarsın.
PUŞTLAR DÜNYASI
Uzak dur benden dostum !
Sakın el verme bana !
Korkar oldum ben artık,
Bana selam verenden.
Dünya puştlar dünyası,
Kral olmuş kahpeler.
Şerefsizler şehzade.
Namuslular halayık.
Hırsızlar bölüşmüşler.
Dünyada yer yok artık
ÇİFTÇİ
Kuzgun bakışlı ölüm tarlalarında,
Çift sürerim amansız.
Yeşermediler bir türlü.
En güzel,
Umut tohumlarından ektim.
Binbir renk hayal ürünleri.
Ve dipdiri, taptaze.
Hayat tomurcukları diktim.
Bir türlü yeşermediler.
Suladım gece- gündüz.
Durmayan göz yaşımla.
Sevgi yağmurlarıyla.
Kuzgun bakışlı ölüm tarlaları.
Bir türlü yeşermediler.
İçindeki böcekler,
Durmadan kemiriyor.
Diktiğim fidanları,
Ektiğim tohumları.
Ama yine de devam.
Çiftçiler hiç yorulmaz,
Ölüm tarlalarında
BEDAVA
Ve o gün geldi.
Döküldü yıldızlar birer birer.
Koşun insanlar koşun,
İnmeden dipsiz kuyulara,
Doldurun koynunuza..
OLMAYACAK DUA
Gönül isterdi ki şu deli gönül,
Her çiçekten birer birer koklasam .
Eritip zinciri, prangaları,
Özgür havalarda dolaşıp dursam.
Olsaydım bir kelebek, nazik ve özgür.
Hiç bir el değmese kanatlarıma.
Deniz kadar engin, Ağrı kadar hür.
Girmese filolar Iimanlarıma.
Ya bir minik serçe, kem gözden uzak.
Dertleşsem kuşlarla ocak başında.
Yemese kurtlar artık kuzumu,
Yıkılsa dağlarda kurulu tuzak.
ÖLÜMÜ GÖRDÜM
Seni aramak için çıktığım yolda,
Soğuk bakışlarıyla,
Ölümü gördüm.
Korktum.
Korkma dedi.
Hafifçe gülümsedi.
Alnıma bir öpücük kondurdu.
Titredim, terledim.
Seni arıyordum dedi ölüm.
Ama artık bana gerek yok,
Çünkü sen bir vefasızın peşinde,
Zaten her gün ölüyorsun dedi.
Beni silmiş defterden.
Sen devam et aramaya dedi.
Yalvardım ölüme.
Kapandım dizlerine.
Al beni dedim.
Gülümsedi.
Seni sildim defterden dedi.
Ve bir öpücük daha kondurdu.
Soğuk dudaklarıyla alnıma.
Sen aramaya devam et dedi.
Aradığın o vefasız,
Benden daha güçlü ve acımasız
Hışımla uzaklaştı yanımdan.
“Dünyada en iyi kadm henüz anasmdan doğmayan kadındır” FİRDEVSİ
DOYA DOYA
Bir güzel ki selvi gibi uzamış.
İnce bele ipek kemer bağlamış
Ah ettikçe mahmur gözler ıslanmış.
Sil dedi gözünle sil doya doya!
Sevgiye hasretmiş, aşka susamış.
Ellerini yanağına dayamış.
Öpmeyince beyaz gerdan paslanmış.
Sil dedi dilinle sil doya doya!
Süzülmekte rüzgar ile zülüfler.
Yürüdükçe kıvrılmakta şuh beller.
Öpülmemiş, okşanmamış ki eller.
Sil dedi elinle sil doya doya!
“Kayıp varlık çalışarak, kayıp bilgi öğrenerek,
kayıp sağlık ilaç ve tedavi ile geri getirilebilir.
Ama kayıp zaman gitti mi gider” Roger WADiM
GiDEN GELMiYOR
O var iken değerini bilmezdim.
Yıllar gençliğimi bana geri ver.
Burcu burcu terlerimi silerdim.
Yıllar gençliğimi bana geri ver!
Ne bir yemek ne bir çorba içerdim.
Buzu kırıp derelerde yüzerdim.
Gece gündüz üstünüzde gezerdim.
Yollar gençliğimi bana geri ver!
AYIP OLUR
Ölürsem kimsesiz gurbet ellerde,
Kefensiz, tabutsuz.
Hele de yağmurluysa hava.
Şüphesiz atacaklar bir çukura.
Benimle uğraşır mı
Elin kefereleri?
Bari yanımda olmasa kimliğim.
Keferelere karşı,
Mahçup olmaz mı TC.?
İşte bir kemal'i Türk
Derler ve gülerler,
Kefereler.
Utanır TC.
Ölmem önemli değil.
SON DURAK
Ne de güzel oynadın, yazdığın o piyesi.
Uydurduğun yalanlar kandırıyor herkesi.
Rengin belli olmuyor yalanları söylerken,
Hayatın şenleniyor ocakları yıkarken.
Aşk, meşk, hepsi palavra sen paraya taparsın.
Yolun düşer batağa ancak buna Iayıksın.
Ağır ağır pisliğe bir güzelce batarsın.
Çıkmak istedikçe sen derinlere dalarsın.
Yavaş yavaş yutarlar bataklıklar insanı.
Tımarhane son yerin göreceğim o anı.
“Aşkların en kıymetli serveti birbirlerine
bıraktıkları hatıralardır” Jules Verne
YAKIN MI ?
Bir gün gelecek,
Çarklar öğütecek güneşini
Demiştin.
Bir diken bitecek ayın yerinde,
Doğacak peşpeşe mehtapsız gecelerin,
Çıyanlar giydirecek seni,
Kurbağanın kursağından emeceksin suyunu
Demiştin.
Söyle be gülüm,
Yakın mı?
GÜN GELiR DE HANi !
Zaman gelecek,
Sen mutlu, şen, şakrak.
Ve bir gün gelecek,
Beni alacak toprak.
Deliymişim diyeceksin.
Değer miydi sevdiğime ?
Belki de güleceksin.
Söyle be gülüm,
Gün gelirde hani,
Beni alınca ölüm,
Sen başkasıyla mutlu,
Yarınlardan umutlu,
Olduğun zamanlarda,
Unutur musun?
Ya da,
Anlatır mısın torunlarına,
Nasıl tanıştığımızı,
Ve,
Neden ayrıldığımızı ?
SATTI DOST BENi
Koca bir çınardım yıktı dost beni.
Kül edip toprağa kattı dost beni.
Sönmeyen güneştim tutupta beni,
Dipsiz bir kuyuya attın dost beni.
Paraya tapanın kölesi oldum.
Kayboldu gururum, ben naçar oldum.
Namusum, şerefim deyip te durdum.
Geçmez pul sanıpta sattın dost beni.
Acılar içinde kıvranırken ben,
Sokaktan sokağa dolaşırsın sen.
Şereflice yaşa dediğimde ben,
Sırtımdan kahpece vurdun dost beni.
KAN FIŞKIRSIN DİLİNDEN
Yalanmış hayallerim, gördüklerim yalanmış.
Senin gibi kalpsize gönlüm nasıl dayanmış?
Güle güle git artık, ben sensiz de yaşarım.
Deli dolu sevdiğim meğerse bir yılanmış.
Ömür boyu sen hep sev, hiç sevenin olmasın.
Hep maziyi hatırla, hayalinden çıkmasın.
Kan fışkırsın dilinden, yaşa devasız bir dert.
Nazik bedenine kara yılan dolansın.
Sayın Banka Müdürü !
Kalbimi yatırsam bankanıza,
ne kadar zaman sonra
kalbimle beraber faiz olarak
bana bir kalp daha verirsiniz?
Müşteriniz Ahmet OCAK
SADAKA
Bir damlacık mutluluğu,
Esirgeme benden n'olur?
İpek gibi saçlarını,
Üzerime serpsen n'olur?
Leyla'm ol sen, ben de Mecnun,
Çöllere düşsek n'olur?
Sarılsa da bedenimiz,
Kara toprak olsa n'olur?
“Aşkın gelişi, aklın gidişidir” Antonie BRET
HANİ OLSA?
Gözün olsa yastığım,
Her gece sana döktüğüm,
Kan kırmızısı yaşlar gibi,
Sen de döker,
Benimle ağlar mıydın?
Dilin olsaydı yastığım,
Anlatır mıydın o vefasıza,
İçimdeki sevgiyi?
Ve,
Aklın olsaydı yastığım,
İşkence eder miydin kendine?
Hani olsa yastığım,
Diyelim ki kalbin var,
Sever miydin benim gibi ?
KİM KOPARDI YILDIZIMI ?
Dün akşam bir yıldız kaydı.
Gördüm onu kızıllıklar arasında.
Demir parmaklıklardan.
Gözlerim faltaşı gibiydi.
Tam aha şuraya,
Ekin tarlasına düştü.
Tir tir titredi başaklar.
Korktu tüm karanlıklar.
İşte o andan sonra,
Karardı bütün dünyam.
Rüyalar darmadağın.
Umutlar paramparça.
Anladım ki sonunda,
Düşen benim yıldızmış.
Kim kopardı dalından,
Düşürdü yıldızımı?
BİR KEMAN GICIRTISI BEYNiMDE
Döküldü yıldızlarım birer birer,
Yılanların midesindeler.
Ve umutlar sarmaş, dolaş.
Kördüğüm.
Ruhum serince.
Bir keman gıcırtısı beynimde,
Yitirdiğim baharları arıyorum.
Yitirdiğim umutları.
Ünye neresi, Doyçland neresi ?
Bir keman gıcırtısı beynimde.
Yabancılaştım bütün melodilere.
Uluyor dışarda köpekler.
Başımda leş kargaları.
Ruhuma üşüştü böcekler.
Ve içimde bir insan sesi.
Bir keman gıcırtısı beynimde.
Yitirdiğim yılları arıyorum.
Kaybettiğim umutları.
Ya şundadır ya bunda,
Nerdeysen çık ortaya
ZAMANE
Hırsızlık bir sanat oldu.
İnsanlık bir mezat oldu.
Zulüm, çile kat kat oldu.
Tartar oldum bu günlerde.
Amir, memuruna söver.
Gelin, kaynanayı döver.
Bacı-gardaş zina eder.
Şaşar oldum bu günlerde.
Fuhuş, zina her köşede.
Sudan ucuz her bölgede.
Ahlak, namus yok fertlerde.
Arar oldum bu günlerde.
Gelinler hep yalnız kaldı.
Yurdu Nataşalar sardı.
Dini; İslam, göbek adı.
Olur oldu son günlerde.
Faiz ocaklar söndürür.
Evlat babayı öldürür.
Kızlar gençleri kandırır.
Şaşar oldum son günlerde.
Sülük gibi insan emmek,
Haramla yoğruldu emek.
Büyük bir suç Allah demek.
Susar oldum bu günlerde..
''Kadın, insanın gölgesi gibidir.
Kovalarsanız kaçar,
kaçarsanız kovalar''
CHOMFORD
ONLAR BİLİR
Salkım saçak umutlar küf bağladı içimde.
Çıyanlar yuva kurdu, gönlümün her yerinde.
Öyle yaralar var ki içimde, ta derinde.
Her yanıma ok salan kullara sor, söylesin!
Gönül verip sevdiğim başka kolda yatıyor.
Beni geçmez pul sanıp köşelere atıyor.
Zalim felek sillesin suratıma atıyor.
Ağaran saçlarıma, yıllara sor, söylesin!
DÜŞME HIRÇIN KlZ!
Ey hırçın kız,
Yaşamdan uzak yaşamdasın.
Sen ki tanımazsın aşkı, sevdayı,
Sevda peşinde koşmaktasın.
Dünya tuzak, sen bir av.
Tüm avcılar pusuda.
Düşme!
Düşme sakın hırçın kız!
Aslan kapana kısılınca anlar,
İnsanoğlunu, insanlığı.
Çırpınarak düşen kuş,
İnlerken yaralı ceylan.
Ve oltadaki balık.
Niçin lanet okur,
İnsanoğluna, insanlığa?
İNANSAM MI Kİ ?
Her ah edişimde,
Dağlar sarsılır sanırım.
Duyar mısın ?
Kurudu bütün pınarlarım.
Bir damla yağmura hasret,
Topraklar gibi,
Sana susadım.
Anlar mısın ?
Mevsim nedir bilmem.
Dünya dönüyormuş, inanmam.
Ömrüm,
Karlı, fırtınalı kıştan başka ne gördü?
Yeşili, alı, moru,
Seçmez oldu gözlerim,
Karadan başka.
Mutluluktan bahsederler,
Sevda masallannda.
Ne bileyim tatmadım ki.
Tatlı dili kiraz dudağı anlatır ozanlar.
Ne bileyim öpmedim ki.
Dağlar yol verirmiş sevenlere.
Durulurmuş Kızılırmak.
Ve
Kavuşurmuş sevenler.
İnansam mı ki?
Aşk, cennet gibi bir gönül,
cehennem gibi sabır ister.
İNCİL
SEVDALAR İSYAN KUSAR
Özlemler de bitermiş, sönermiş bütün hisler.
Son tren de kaçınca arşa yükselir eller.
Neden talihim kara, neden bu elem, keder ?
Sana duyduğum hisler tükendi birer birer.
Unutamam diyordun, unuttun gittin işte.
Dudağının izi var ağzımdaki her dişte.
Her dem isyan kusarlar sevdalar hep bitişte.
Sana sitem yollarım, her kadehi dikişte.
Gidenlerden kim döndü, sen de devam yoluna.
Farzet beni görmedin, girmedin hiç koynuma.
İnan ki hiç değmezmiş, garip bir aşk uğruna.
Bel bağlamam ben artık, Allah'ın bir kuluna.
NEVİM VAR Kİ ?
Hırçınlaşma Karadeniz!
Gemim yok ki yüzdüreyim.
Biliyorsun sevdiğim yok,
Sahilinde gezdireyim.
Gururlanma Ağrı Dağı.
Yol istersem verme gitsin.
Kavuşacak sevdiğim yok.
Yollarında diken bitsin.
Coşkun akan Kızılırmak,
Bu haşmetin nedir böyle ?
Ha geçmişim, ha kalmışım,
Ne farkeder bana söyle ?
HINZIR TÜRKÜLER
Çarşamba'yı sel alır,
Yar seversin el alır.
Ardından,
Uzun ince yollara düşersin.
Sonra kanlı bir pusuda,
Giresun'un içinde vururlar seni.
Feride'nin elinde bohçası.
...
Neden ? ,
Ah bu türküler , .
Neden çıldırtırsınız beni ?
Yok mu hiç kavuşan Kerem ?
Aslı'sını saran doya doya ?
Dümdüz ovalar varken,
Dağları delik delik deldirirsiniz.
Anladım,
Bütün yaratıklar gibi,
Siz de bana düşmansınız.
Artık söylemeyeceğim sizi.
Dinlemeyeceğim, çalmayacağım.
Atacağım sazımı.
Kıracağım pikabımın iğnesini.
Köroğlu misali,
Naralar atacağım.
Hey hey yin de hey hey!!
DOLDUR BE SAKİ
Saki dolduruver tekrar
İki damla gözyaşı. ..
Bir türlü soğumuyor.
Yanar yüreğim başı
Ayırsam bari bu tenden,
Rahat kor mu acep beni?
Bütün çektiklerim senden,
Çıkarayım gözüm seni
Bir Anadolu Şairi
BU NAZ NİYE?
Nazı bırak melek yüzlüm
Doğan bir gün ölecektir.
Gül yüzünü yaşmak gibi
Kara toprak örtecektir.
Güzele gurur yakışmaz.
İşleyen demir paslanmaz.
Sarılmakla bel kırılmaz.
Sarılsak can gelecektir.
Bir köprüdür geçiyorsun.
Neden beni üzüyorsun?
Bir busecik vermiyorsun.
Bir gün yılan yiyecektir.
ÇARMIHTAYIM
HER ZAMAN
Hey papaz,
Bağırma avaz avaz !
İsa, İsa diyorsun,
Oysa ki görmüyorsun.
Ben her gün çarmıktayım.
Bir haber sal ölüme.
Gelsin de kurtulayım.
GÜLLERiN REKABETİ
Ak gül iIe kırmızı gül,
Tutuşmuşlar kavgaya.
Kırmızı gül sevgi
Ak gül barış diyor.
Karışmam.
Ne haliniz varsa görün!
İkinize de inanmam.
Sevgi evlendi, gitti.
Barış ise askerde.
Sizin bahsettiğiniz,
Sevgi ve barış,
Çoktan ölüp gittiler.
Nükleer silahların altında.
Şimdi öbür dünyadalar.
Ayıp ayıp,
Ölünün ardından,
Konuşmak günah.
NÖBET DEĞİŞİMİ
İnsanoğlu ruhsuzlaşınca,
Ağlamayı unuttu.
Bak, bulutlar ağlıyor,
İnsanlığın yerine.
Fırtınalar inliyor,
Yanık kalpler yerine.
ZİHİNSEL ÖZÜRLÜ
Bütün aşk şiirlerini okudum.
Tüm şarkıları söyledim.
Dinlemedin ki.
Dinlediklerini de
Anlamadm ki.
Irgatlar yük taşırken
Harıl harıl,
Ben sana şiirler taşıdım.
Şiirler yazdım,
Şarkılar söyledim.
Onlar yorulup uzandılar yatağa.
Uyudular.
Ben se hiç uyumadım.
Bir karınca azmiyle,
Ve ölüm inadıyla,
Sana şiirler taşıdım.
Martılar yaşam çığlıkları atarken,
Sahilde,
Ben sana şiirler okudum.
Duymadın bile.
Vaz geçip,
Balık yakalamaktan martılar,
Oturup ağladılar.
Oysa sen tınmadın.
YAZIK
Kadınları yurdumun,
Erkek sinek konsa tenine,
Kirlendi namusum
Diye düşünürdü.
Buram buram namus kokarlardı.
Memelerinden sadakat akardı.
Ellerine el değmezdi,
Gözlerine göz.
Dağ gibiydiler,
Mağrur ve yüce.
Aşılması güç.
Kızlarımız,
Kadınlarımız.
Oysa şimdi,
Kaldırımlardan farksız.
Çiğne geç.
Hele bazıları var ki,
Tükürsen,
Tükürüğe yazık.
Yazık oldu kadınlara
Yazık !
BÜYÜK DÜŞ
Sen bir kral olsaydım,
İlk emrim
Bütün güller söküle,
Tüm çiçekler yakıla, yıkıla,
Bahçeler tarumar ola
Derdim.
Rahatlardım.
Gülleri, çiçekleri görünce,
Seni hatırlamazdım.
Kahrolmazdım.
KARA YILAN
Senin dışın kapkara,
İçin bizden çok temiz.
Gel de sarıl boynuma,
Dost olalım ikimiz.
İnsanlarla denedim.
Kararttılar içimi.
Belki de sen anlarsın,
Anlatırsam derdimi.
Bir kahpeye kul oldum,
Kuruttu benliğimi.
Bir kaç günde yitirdim,
Kırk yıllık kimliğimi.
Anama çok güvendim,
Yakaladım babamla.
Namusludur dediğim,
Her gün başka adamla.
Beş yılda bir oy verdim,
Sayın büyüklerime.
Pişman olup koyverdim,
Ceza verdim elime.
BRÜTÜS
Sen de vurdun be Gülcem,
Sen de vurdun amansız.
Açtığın yara derin,
Kapanması imkansız..
Hep böyle mi be Gülcem,
Bu dünyanın düzeni?
Sırtından hançerler mi,
İnsanı, çok seveni?
Bu kadar kolay mıdır,
Sebepsiz çekip gitmek?
Sevginle dolu kalbe,
Kırmızı biber ekmek?
Toz pembe umutlarım,
Balçıklara gömüldü.
Sevgi dolu yüreğim,
Kin ve nefret bürüdü.
YAKIN BENİ
Yakılmak istiyorum,
Cayır
cayır.
Kan, irin kusarak.
Kalmasın içimde kin,
Kinsiz, nefretsiz,
Ölmek istiyorum..
Yakın beni
Cayır
cayır.
Onun yaktığı gibi,
Diri
diri.
İçimdeki kini,
Nefreti,
Kusmak istiyorum.
Yanarak
Cayır
cayır..
MARİA
Hayalsiz, düşsüz,
Ve mutsuzum Maria.
Bir martı kanadında uçup gittiler..
Sıcak ülkelere doğru.
Sınrısız, vizesiz,
Dolaşmaktadırlar..
Karıştırma külleri Maria.
Belki alevlenir.
Küllerin içinde gömülü,
Umutlarım, dünüm, geleceğim.
Bir gün bahar gelecek.
Taş kovuklarından tıslayan,
Yılanları alnından öpeceğiz.
Sabret Maria.
Ne günler göreceğiz, ne günler..
Eşeleme külleri Maria.
Bırak öyle kalsınlar.
Kısrak taylar gibi sallama başını.
Bırak toplu kalsın saçın.
Ben bitmişim, memleket bitmiş.
Neyleyim aşkı Maria?
Neyleyim seni?
Kanatları yolunmuş bir kuş gibiyim.
Ya memleket?
Tarifi imkansız sızı içinde.
Bırak kapalı kalsın,
O güzel göğüslerin.
Unut aklından geçeni.
Unut Maria.
AL AŞKINI
VER ÖMRÜMÜ
Bıktım artık beklemekten.
Yollarını gözlemekten.
Gece, gündüz inlemekten.
Al aşkını, ver ömrümü.
Dil kalmadı yalvaracak.
Kol kalmadı sarılacak.
Bel kalmadı doğrulacak.
Al aşkını, ver ömrümü.
Paspas oldum yollarına.
Mürid oldum dergahına.
Yaranamadımki sana.
Al aşkını, ver ömrümü.
DAĞ PRENSİ
Benim neyime gerek,
Gavurun Sabine’si?
Mis gibi sabun kokar,
Köyümün Fadime’si.
Alıp başına çalsın,
Porscheyi, Mercedesi.
Binerim eşeğime,
Olurum dağ prensi.
İLTİCAYIM İLTİCA
Yaman vurdun be
Postacı Maria,
Yaman vurdun çok yaman.
Titremedi mi ellerin?
Sızlamadı mı yüreğin?
Nasıl taşır bu yükü,
O minnacık bedenin?
Ölmüş Fadimem ölmüş,
Ölmüş yüreğim, ciğerim,
Her şeyim.
Bunca yıldır görmedim.
İlticayım Maria.
İlticayım iltica.
Komaz beni polisler,
Komaz yurda gireyim.
İki öksüz yavrum var.
İki yetimim yurtta.
Fadimem gözleri açık,
Girmiş kara toprağa.
Pazen entarisiyle.
Yırtıp atsaydın ya
Ey postacı Maria,
Vermeseydin mektubu.
Kokmadı mı burnuna,
Kokmadı mı Maria?
Acı haber kokusu?
Çiçek kokan, parfüm kokan,
Mektupların içinde,
Ölüm kokusu?
Dönsem yurduma derim,
Komaz polis içeri.
Alır tıkar kodese.
Ben ne yaptım Maria?
Hangi suçu işledim?
Komaz polis içeri?
Satmadım ki vatanı.
Soymadım ki devleti.
Bir lokma ekmek için,
Düştüm gurbet ellere.
SON SÖZ
Uy evlat,
Bu ne çelişki, bu ne tezat?
Bir yanda açlık,
Bir yanda sefahat..
DOKTOR BEY
Kurbanın olam doktor bey.
Aha şuram, sol yanım, şu sol göğsümün içi durmadan yanar. Bir ilaç, bir iğne, bir hap, bir damla her ne gerekse şu kalbime birazcık sevgi doldur. Al cebimden Markları. Aha evimin tapusu, aha arabamın anahtarı, aha memleketteki arazilerin ve yazlığımın tapusu. Al hepsi senin olsun.
Onlar bana hiç bir şey vermiyor doktorum, hiç bir şey. Beni mutlu edemiyor. Eller ona Allah’a tapar-casına tapıyor. Bilmem ne bulurlar?
Olmuyor be doktor bey, aşksız, sevdasız ot gibi oluyor insan. Hep sızı var yüreğimde. Bir yanım eksik gibiyim.
Oysaki onu sevdiğim zamanlar her şey başkaydı.
Aşksız yaşamak çok zor be doktor bey. Sanki kanım akmıyor, damarlarım durmuş gibi. Oysa onu sevdiğim zamanlar sanki damarlarımdan deli Fırat akardı. Ya da öyle sanıyordum ama olsun, mutluy-dum, neşe küpüydüm, şendim.
Ah be doktor bey, bilmem siz hiç aşksız kaldınız mı ya da hiç aşık oldunuz mu?
Bomboşum doktor bey. Boş bir küp gibi hissedi-yorum kendimi.
Hadi doktor bey.Yaz bana bir reçete ya da yap bana bir iğne de sevgiyle dolsun kalbim.
Aha kağıt, aha kalem. Sana senet vereyim. Eğer kalbimin içine bir damla aşk iksiri koyarsan üstümdeki elbiseden başka bütün malım, mülküm senin olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder